Evrensel Din
Universal Religion
CENNET- CEHENNEM
​
Vahiy kitaplarında söz edilen fakat özellikle Kur’an’da altı çizilen Cennet ve Cehennem terimlerinin beÅŸeri anlayışa ceza-ödül çerçevesinde sunulan semboller olduÄŸunu sanıyorum. Özünde her ikisinin de ahiret olarak tanımlanan ve çeÅŸitli tekamül boyutlarından oluÅŸtuÄŸunu düÅŸünürsek konuyu daha yalın haliyle ifade etmiÅŸ oluruz. Cehennem kelimesinin ahiret terimi ile ifade edilen boyutlarda muhtemelen eÄŸitimin ve sınavların oldukça zor olduÄŸu ve o yüzden ateÅŸ teriminin sembolik olarak kullanıldığı, özünde enerji kullanılarak ruhsal arınmaya yardımcı olunabilecek bir okul gibi düÅŸünebiliriz:
Kur’an 19-71 İçinizden oraya (cehennem) uÄŸramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleÅŸmiÅŸ bir hükümdür.
​
AnlayabildiÄŸimiz kadarı ile Adem’in çocukları tekamülleri gereÄŸi cehennem denen okula uÄŸrayacaklardır. Cehennem terimi toplumlara biyolojik ölüm sonrası ceza çekilen boyut olarak anlatılmışsa da Kur’an dünyamızda da cehennem azabının mümkün olduÄŸunu anlatır:
Kur’an 29-54 Azabı senden acele istiyorlar. Oysa cehennem, o küfre sapanları çepeçevre kuÅŸatmış bulunuyor.
​
Yukarıda kısaca deÄŸinilen ruhsal arınmanın sıradan ve dünyaya tek bir geliÅŸ ve biyolojik ölüm sonrası ahiretteki uygun okullardaki eÄŸitim ile saÄŸlanabilecek bir olay olduÄŸundan emin deÄŸilim. AnlayabildiÄŸimiz kadarı ile Adem’in çocukları tekamülleri gereÄŸi cehennem olarak tanımlanan okula sonsuz yolculuklarının bir aÅŸamasında uÄŸrayacaklardır. Arınma konusu İncil’e göre Vaftizci Yahya tarafından da ele alınmıştır. Kendisi o gün için inananları Ürdün nehrinde yıkayarak, Vaftiz ederek yani geçmiÅŸ günahlarından, negatiflerinden, sembolik olarak arındırırken gerçek arınmanın enerji ile olacağını belirtmek için ÅŸu ifadeyi kullanmıştır:
​
Matta İncili 3-11 “Ben sizi su ile temizliyorum. Benden sonra gelecek olan sizi ateÅŸle (enerji) temizleyecektir.”
​
Son ayette adı geçen ve o günün toplumunun bilinç seviyesine uygun olarak kullanılan ateÅŸ teriminin enerji terimi yerine kullanılmış olduÄŸunu sanıyorum. Vaftizci Yahya’nın Filistin bölgesinde yaÅŸayan insanları su ile temizlemesi, Kur’an bağımlılarının namazdan önce su ile abdest almaları veya toprakla teyemmüm etmelerine benzemektedir. Ancak hepsi de sembolik temizlenmedir. Dünya hayatında Gerçek Temizlenme diyebileceÄŸimiz ruhsal arınma gereÄŸi için sembolik olarak ateÅŸ terimi kullanılmış olsa da gerçek olan İlahi Enerji ile temizlenmedir. Nasıl ki ateÅŸ maddenin cürufunu yani tortuyu temizlerse aynı ÅŸekilde İlahi Enerji de ruhsal tortuyu temizleyecektir. Kur’an ancak arınmışların kurtuluÅŸa ereceÄŸini belirtir.
Kur’an 91-9 BenliÄŸi temizleyip arındıran gerçekten kurtulmuÅŸtur.
GörüldüÄŸü gibi ayet benliÄŸin temizlenmesinden bahsediyor. Bedensel temizlik konu edilmiyor. Ancak Kur’an’ın arzuladığı gibi insanların temizlenebilmesinin de her ÅŸeyde olduÄŸu gibi gene O’nun izni ile gerçekleÅŸebileceÄŸini anlıyoruz:
Kur’an 24-21 Ey iman edenler! Åžeytanın adımlarını izlemeyin. Kim ÅŸeytanın adımlarını izlerse, ÅŸeytan ona iÄŸrençlikleri ve kötülüÄŸü emreder. Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içinizden tek kiÅŸi bile sonsuza dek temize çıkamazdı. Ama Allah dilediÄŸini arıtıp temizliyor. Allah her ÅŸeyi iÅŸitiyor, her ÅŸeyi biliyor.
Özellikle son ayette Allah’ın dilediÄŸini arıtmasının suyla temizlenme olduÄŸunu kim iddia edebilir. Arınma konusunda yol gösterici olarak gene Kur’an’a bakalım:
Kur’an 64-16 O halde, gücünüz ölçüsünde Allah’tan korkun, dinleyin, itaat edin. Ve benlikleriniz için bir hayır olarak infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluÅŸa erenlerin ta kendileridir.
Demek ki sürekli bahsedilen arınma iÅŸi burada, yani beÅŸerin madde ile denendiÄŸi dünyada ulaşılması gerekmektedir. Bunun için de birey nefsini kontrol edebilmeyi öÄŸrenmelidir. Sonuçta beÅŸerin dünya okulunda hayatını devam ettirebilmesi için gerek duyacağı bireysel ihtiyaçları sınırlıdır. Ancak bu yaklaşım bireyleri az çalışmaya yönlendirmemelidir. Tersine mümkün olduÄŸu kadar fazla çalışıp üretmeli ve ihtiyaç fazlasını ise diÄŸerleri ile paylaÅŸma güzelliÄŸini sergileyebilmelidir.
Kur’an 92-18 O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.
Kur’an, paylaşımın her ÅŸartta da yapılmasını önerir.
Kur’an 3-134 Onlar, bollukta ve darlıkta infak ederler.
​
Madde ile denenenlerin eÄŸitim yeri olan dünyada hayat bulanların dünyadaki hayat süreleri sırasında ki yaÅŸam tarzları onların arınıp arınamamaları konusunda belirleyicidir ki aÅŸağıda ki ayet bunu ifade etmektedir:
​
Kur’an 29-64 Åžu iÄŸreti dünya hayatı, bir eÄŸlence ve oyundan baÅŸka ÅŸey deÄŸil. Ahiret yurduna gelince, asıl hayat iÅŸte odur. Ah, bilebilselerdi.
Ancak bireyler çoÄŸunlukla bu dünya hayatının eÄŸlencelerine kendilerini kaptırmakta olup Kur’an bu kiÅŸileri öz benliklerine zulüm edenler olarak göstermekte ve bu kiÅŸilerin biyolojik ölüm sonrası ruhlarının eÄŸitimi için gidecekleri okul sembolik olarak “cehennem” terimi ile anlatılmaktadır.
Kur’an 16-28,29 Öz benliklerine zulmedip durdukları bir sırada, meleklerin vefat ettirdikleri kiÅŸiler ÅŸöyle diyerek teslim bayrağını çekerler. “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk.” İş hiç de öyle deÄŸil. Allah sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmektedir.
​
Hadi girin cehennem kapılarından; sürekli kalacaksınız orada. Gerçekten kötü yermiÅŸ kibre sapanların barınağı.
Kur’an 15-44 Yedi kapısı vardır onun. Her kapıya onlardan bir bölük ayrılmıştır.
Kur’an 32-13 Biz dileseydik, her benliÄŸe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden ÅŸu yolda söz hak olmuÅŸtur:” Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım.”..
Verilen Kur’an ayeti (15-44) te ise biyolojik ölüm sonrası dünyada yeterli arınmayı saÄŸlayamamış ruhların kabul edildikleri okulun yedi kapısı olduÄŸu, yani dünyadan gelen ve farklı arınma seviyelerine sahip ruhların cehennem olarak ifade edilen boyutta deÄŸiÅŸik eÄŸitim ve arınma sınavlarından geçirileceklerini anlayabileceÄŸimizi düÅŸünüyorum. Kur’an ayeti (32-13) ün anlamının dikkatli düÅŸünülmesi yerinde olacaktır. O ayette yaratıcı gücün beÅŸere yönelik bir ön yargı ile davranıp cezalandırması söz konusu olamaz. Aynı ayetin, ruhların sonsuz eÄŸitim planı çerçevesinde düÅŸünülmesinin adil bir yaklaşım olacağını sanıyorum. Cehennemin zor da olsa gerçekte geçici bir eÄŸitim yeri olduÄŸu düÅŸüncesini destekleyen aÅŸağıdaki ayeti hatırlamak yararlı olacaktır:
Kur’an 25-65,66 Ve ÅŸöyle yakarırlar: “Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut. …”
Ne kötü bir durak yeridir o, ne kötü bir dinlenme yeri!
Cennet ise cehennem olarak belirtilen boyutlarda verilen eÄŸitime ihtiyacı olmayan ruhların gideceÄŸi boyutlar olarak düÅŸünülebilir. Ancak cennet terimi ile tarif edilen boyutlarda da o boyutlara özgün eÄŸitim çalışmalarının olacağını düÅŸünebiliriz. Çünkü her konuda olduÄŸu gibi ruhsal arınmanın da sonlu olmayacağını kabul etmeliyiz. Yukarıda verilen Kur’an ayetleri (16-28,29) ve aÅŸağıda verilen iki ayet (16-30,32) bireyin bu dünyadaki biyolojik ölümünün hemen arkasından ahiretteki hangi boyutta, cennet veya cehennem, eÄŸitimine devam edeceÄŸini gösterirken toplumdaki genel kabul gören Kıyamet inanışına ters olarak sürekli bir eÄŸitimin varlığını ve ölüm sonrası eÄŸitimin hemen baÅŸladığını anlayabiliyoruz. Yani eÄŸitim süreklidir. Toplumumuzda pek çok kiÅŸinin hedefi biyolojik ölüm sonrası cennete ulaÅŸmaktır. Aslında beÅŸerin çoÄŸunun ulaÅŸacağını sandığı cennettin, sürekli eÄŸitim aldığımız sonsuz yolun sadece bir durak yeri olduÄŸunu Kur’an ne güzel ifade etmiÅŸ:
Kur’an 22-23,24 Allah iman edip barışa yönelik iÅŸler yapanları, altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. …
Sözün güzeline ve tatlısına ulaÅŸtırılmışlardır; Hamid olan Allah’ın yoluna ulaÅŸtırılmışlardır.
Yani sözü edilen cennetlere ulaÅŸanlar aslında sonsuz yolun baÅŸlarındadırlar. DiÄŸer taraftan Kur’an’a göre bireye cennet boyutu bir ödüllendirme yeri olarak ifade edilmiÅŸtir:
Kur’an 16-30 Korunup sakınanlara, “Rabbiniz ne indirdi” dendiÄŸinde ÅŸöyle dediler: “Hayır indirdi.” Bu dünyada güzel düÅŸünüp güzel davrananlara güzellik vardır. Sonsuzluk yurdu elbette ki daha hayırlıdır. Gerçekten ne güzelmiÅŸ takva sahiplerinin yurdu!
Kur’an 16-32 Melekler, canlarını temiz insanlar olarak aldıklarına ÅŸöyle derler: “Selam size, yapıp ettiklerinize karşılık olarak girin cennete.”
Kur’an 9-72 Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiÅŸtir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiÅŸtir. Allah’ın bir hoÅŸnutluÄŸu ise hepsinden büyüktür İşte budur o büyük baÅŸarı/ o büyük kurtuluÅŸ.
Cennet denilen boyutta da olsa ruh henüz arzu edilen eÄŸitimini tamamlamamış ise nefislerinin tatmini yönünde istediklerini elde edebileceÄŸi Kur’an’da ifade edilmektedir ki bu ifade Kur’an bağımlısı toplumların erkeklerinin çok hoÅŸlandığı huriler tanımı çerçevesinde düÅŸünülmelidir. Bu konunun ruhun tahayyülü ile gerçekleÅŸmesi ÅŸeklinde anlaşılması doÄŸru olur diye düÅŸünüyorum:
Kur’an 21-102 Onun (cehennemin) uÄŸultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediÄŸi ÅŸeyler içinde sürekli yaÅŸayacaklardır.
Diğer taraftan cennet kavramı ile ilgili farklı ayetleri de hatırlamak gereklidir:
Kur’an 55-46,62 Rabbinizin makamından korkan kimseye iki cennet var.
İkisinden başka iki cennet daha var.
Görülüyor ki cennet terimi ayet (9-72) de de olduÄŸu gibi, Kur’an’da genellikle çoÄŸul olarak kullanılmıştır. Demek ki cennet olarak ifade edilen boyutlarda farklı arınma seviyelerine sahip ruhların farklı okullarda eÄŸitimlerine devam edeceÄŸi sonucuna varabiliriz. Bu düÅŸüncenin gerçeklerden çok uzak olmayabileceÄŸini sanıyorum. Bu konuya doÄŸrudan baÄŸlantısı olduÄŸu için Kur’an’dan, Adem’in önünde meleklerin secde etmesi tasvirini hatırlayalım. Cennet’in muhtemel en alt katmanlarına giden ve hurileri hayal eden bir ruha meleklerin secde etmesi hiçbir ÅŸekilde beklenemez. Demek ki ruh denen özümüzün sürekli tekamülü söz konusudur.
Bazı örnekleri yukarıda verilen Kur’an ayetlerine göre Adem’in çocuklarının cennet ve cehennem terimleri ile sembolleÅŸtirilen boyutlara gitmeleri, toplumlarda din bilginlerinin yarattıkları algıya göre kıyamet sonrası olacak deÄŸildir. EÄŸer öyle olsa idi biyolojik ölüm sonrası bedenimiz geldiÄŸi yere yani toprakla buluÅŸturulurken varlığımızın esas unsuru olan ruh nerededir ve ne yapmaktadır? Sorularının da cevabının verilmesi gereklidir.
Yukarıda verilen ayetlere göre beÅŸerin ana unsuru olan ruh biyolojik ölüm sonrasında öte aleme intikal etmekte ve uygun boyutlarda eÄŸitimine devam etmektedir. Yeterli arınmaya sahip olmayan ruhlar zor olduÄŸunu düÅŸünebileceÄŸimiz ÅŸartlardaki okulda ki Kur’an onu cehennem terimi ile sembolik olarak ifade etmiÅŸtir, eÄŸitimine devam ederken kısmen de olsa arınmayı baÅŸaran ruhların sembolik olarak cennet diye ifade edilen gene farklı seviyelerde eÄŸitim verilen boyutlarda eÄŸitildiÄŸi anlaşılmaktadır.
Kur’an 36-26 “Gir cennete" denildi. Dedi: “Kavmim bir bilebilseydi!
​
Bu ayette konu edilen kiÅŸinin Habibi Neccar olduÄŸu söylenmektedir. Antakya’da yaÅŸadığı dönemde İsa’nın elçileri ile karşılaÅŸmış olduÄŸuna ve iman ettiÄŸine inanılır. Bu varlık toplumu tarafından katledilmiÅŸtir. Ayette Cennet’e gir denildiÄŸinden bahsediliyor yoksa girecek denmiyor. GörüldüÄŸü gibi kiÅŸinin özünün Cennete girmesi için gene toplumumuza anlatıldığı ÅŸekliyle kıyamet beklenmiyor. Ayrıca bu kiÅŸinin İsa’nın öÄŸretisini kabul ettiÄŸini düÅŸünürsek, sadece Kur’an bağımlılarının inananlar olduÄŸunu anlatan ve bu yanlışı kabul edenlerin ne düÅŸündüklerini merak ediyorum. Cennete kabul edilmesi olanaklı olanlarla ilgili olarak aÅŸağıda verilen ayetlerde de gelecek zaman yoktur. İlginç olan o kiÅŸilerin soylarından da yeterli görülenlerin ataları ile birlikte olduÄŸu belirtilir:
Kur’an 52-17 Korunup sakınanlar cennetler, nimetler içindedir.
Kur’an 52-21 İman edip zürriyetleri de imanda kendilerine uyanların, soy-soplarını da kendilerine katmışızdır. …
​
Kur’an 52-22 Biz onlara canlarının çektiÄŸi meyveden ve etten sunduk.
​
Kur’an’da cennet- cehennem konusunda verilen ayetlere göre, dünya denen okulda eÄŸitimden geçirilmekte olan Adem’in çocuklarına cennet-cehennem kavramları kullanılarak aslında ödül ve ceza gösterilerek, beÅŸerin tekamül etmesi arzusuna uygun bir eÄŸitim planlaması hazırlandığını düÅŸünebiliriz. Hatta biraz ileri gidersek Pavlov’un ÅŸartlı refleks deneyleri ile paralellik görebiliriz. Ancak bu eÄŸitim metodunun tekamülün aÅŸağı katmanlarında geçerli olabileceÄŸinin altını çizmek gerekir. Varlık tekamül ederek akıl ve gönlünü çalıştırmaya baÅŸladığında ise kendisinin ÅŸartlı refleks metodu ile eÄŸitimine ihtiyaç kalmamıştır. Artık o varlık hayatta daha bilinçli davranabilir, çünkü farkındalığı artmıştır. Böyle bir varlık her halde daha özgürdür. Çünkü toplum tarafından kafasının içinde örülmüÅŸ duvarları yıkmaya baÅŸlamıştır. Önemli olan özgür iradesi ile yaptıklarının var olan hukuk sistemine uygunluÄŸu deÄŸil, İlahi Adalete uygunluÄŸudur. Bilinmesi gereken İlahi Adalet’in deÄŸiÅŸmezliÄŸidir. Fakat beÅŸerin oluÅŸturduÄŸu hukuk sisteminin tarihsel süreçte devamlı deÄŸiÅŸebildiÄŸi de bir gerçektir. Bu farkındalığa ulaÅŸan birey olabilir ki madde ile denenmeyi bile tamamlamıştır. Ve belki de dünyadan baÅŸka okullarda eÄŸitimine devam etmesi gerekecektir. Çünkü yol sonsuzdur.
Yukarıda verilenlerin belki de bir özeti olabilecek bir yaklaşımı gene Kur’an’da görebiliyoruz. BeÅŸer dünya okulunda eÄŸitim için gelir ve sürekli denenir. Denemelerin sonucuna göre beÅŸer Kur’an’ın ifadesine göre en basit yaklaşımla üç guruba ayrılır. Her bir gurup içinde de deÄŸiÅŸik tekamül mertebeleri olduÄŸunu belirtmek yanlış olmayacaktır. Bahsedilen gurupları Kur’an ÅŸöyle tanımlar:
Kur’an 56-10 İşte ÅŸomluk ve bunalım yaranı. …
Kur’an 56-8 İşte uÄŸur ve mutluluk yaranı. …
Kur’an 56-10 Ve oluÅŸta önde gidenler, yarışta önde gidenler…
Kur’an ÅŸomluk ve bunalım yaranını zor bir dönemin beklediÄŸini anlatır. UÄŸur ve mutluluk yaranının ise yukarıda bahsedilen ve cennetler olarak ifade edilen boyutlarda hoÅŸluklar içinde olacaklarını ve bu boyutlara gideceklerin bir kısmının öncekilerden ve bir kısmının ise sonrakilerden olacağını belirtir (Kur’an 56-39,40). Yarışta önde gidenler hakkında ise Kur’an ÅŸu açıklamayı yapar:
Kur’an 56-11 İşte onlardır yaklaÅŸtırılanlar.
Kur’an 56-13,14 Büyük kısmı öncekilerden,
Az bir kısmı da sonrakilerden.
Kur’an’ın indirildiÄŸi dönemi hatırlayarak yaklaÅŸtırılanların çoÄŸunun daha öncekilerden olacak olması çok ilginç. BeÅŸer olarak yapabileceÄŸimizi en iyi ÅŸekilde tamamlamaya çalışıp yaklaÅŸtırılanlardan olabilmeyi umut etmek yeterli olacaktır. Biliyoruz ki “Ne eylerse güzel eyler.”