top of page

İNCİTMEMEK-İNCİNMEMEK
 

        Dünya hayatında, insanların ana hedefi barış içinde yaÅŸamak olmalıdır. Çünkü barış olmayan bir dünyada Tanrı Elçilerinin öÄŸretisinin kök salması ve geliÅŸmesi mümkün deÄŸildir. Küresel Barışın kurulabilmesi için ilk adım küresel toplumun en küçük elemanı olan bireyin kendi içinde barışı bulması gerekir ki kendisi çevresine olumlu davranış ve düÅŸüncelerini sergileyebilsin. İşte böyle bir davranış ise kiÅŸinin kendisi dışındakilerle uyum içinde yaÅŸamasını saÄŸlar ki böyle bir davranış toplumumuzda İNCİTMEMEK olarak tanımlanır. İncitmemek bireyin ruhsal tekamülündeki önemli bir aÅŸamadır, ancak son deÄŸildir. Bu davranıştan daha zoru ise İNCİNMEMEKTİR.


      İçinde geçici bir süre yaÅŸam imkanı bulduÄŸumuz Dünyamız gerçekte madde ile denendiÄŸimiz bir okuldur. Dünya okulunda bireyler arası ve toplumlar arasında hiçbir sürtüÅŸmenin ortaya çıkmayacağı bir ortamı Mutlak Barış olarak tanımlayabilir miyiz? Sanıyorum bunu yapabiliriz. Konu üzerinde düÅŸünürsek dünyada barış ÅŸartlarının oluÅŸmasının önündeki engelin beÅŸerin kendisi olduÄŸunu anlarız. O yüzden dünyamızda mutlak barışın gerçekleÅŸmesi çok zor görünmektedir, çünkü dünyada yaÅŸam bulan bireylerin bilinç seviyelerinin çok farklı olduÄŸu açıktır. Konu ile ilgili ayetlerden bir tanesi örnek olarak aÅŸağıda verilmiÅŸtir: 


Kur’an 12-76 ...Dilediklerimizi derece derece yükseltiriz biz.  Her bilgi sahibinin üsttünde bir baÅŸka bilen vardır.
 

   Sonuçta herhangi bir konuda bireylerin tepkileri çok farklı olacaktır. Tarih boyunca beÅŸerin tepkilerindeki farklılık ayrışmaya ve sürtüÅŸmeye sebep olmuÅŸtur ve olmaktadır. Fakat ümitsizliÄŸe düÅŸmemek gerekir. Konuyla ilgili Kur’an ayetini hatırlayalım:  
 

Kur’an 43-33 İnsanlar bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı,…
 

     Kur’an’ın bu müjdesinin gerçekleÅŸmesi için bireylerin yapacakları mutlaka vardır. BaÅŸlangıç olarak,  birey çevresinden gelecek olumsuz davranışlara aynı dille cevap vermemelidir. Çünkü aynı dille cevap vermek “Kısas” tepkisidir. Kısas tepkisi Musa’nın öÄŸretisinin esaslarından bir tanesidir fakat o günkü toplumun bilinç seviyesine uygundur ve geçmiÅŸte kalmış olması gereken bir davranıştır. Bireyin kendisine çevreden yönelecek olumsuz davranışlara karşı benzer tepki vermemesi için İNCİNMEMEK  nedir, bilmesi ve onu içselleÅŸtirmiÅŸ olması gerekir. Konu ile ilgisi yüzünden İsa Mesih’in öÄŸretisinden bir alıntı yaparsak mesele anlaşılmış olacaktır:


Matta İncili 5-39,44  Size kötü davranandan intikam almayın. SaÄŸ yüzünüze tokat atana sol yüzünüze de vurmasına izin verin.


                       DüÅŸmanlarınızı sevin ve sizi cezalandıranlar için hayırlar dileyin.
 

   Benzer öneriler Kur’an’da da görülür:
 

Kur’an 41-34  KötülüÄŸü en güzel tavırla sav. ..
 

Kur’an 5-45  Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara perde olur. …
 

     Kur’an ve İncil’in önerileri ilk bakışta pasifist bir tepki gibi görülebilir. Fakat birey eÄŸer böyle bir tepkiyi içselleÅŸtirmiÅŸ ve bir hayat tarzı sonucu göstermiÅŸse amaca ulaşılmış demektir. Belirtilen tarzda bir davranışı sergileyebilmesi için o bireyin kendisi ile çevresi arasında bir ayrılık, bir farklılık görmemesi gerekir. Yani belirtilen davranışları gösterebilmesi için bireyin “TEKLİK”  güzelliÄŸini yaşıyor olması gerekir. Böyle bir davranışı bireyin sergileyebilmesi gerçekten zordur fakat imkansız deÄŸildir. Sanıyorum bütün mesele bireyin yaÅŸadığı ortamla, özellikle de diÄŸer bireylerle olan iliÅŸkisinin üstündeki perdeyi kaldırabilmesine baÄŸlıdır. Bahsedilen perdenin madde esaslı olduÄŸunu bilmem hatırlatmak gerekir mi? Dünya hayatını yaÅŸayan bireylerin farkında olması gereken önemli bir gerçek; madde dünyasındaki hiçbir ÅŸeyin gerçek olmadığı ve bu dünyada yaÅŸam ÅŸansı verilmiÅŸ beÅŸer toplumları için hazırlanmış bir büyük planın oyuncusu olarak kendimizle ilgili plana uyma görevimizi yapmak üzere dünyaya geldiÄŸimizdir. Bireysel planımız ise küresel boyuttaki bir planın sonsuz küçük bir parçası gibi görünürken, Küresel planın ise evrensel bir planın gene neredeyse ihmal edilebilir boyutta bir öneme sahip olduÄŸunu düÅŸünmeye çalışmak sanıyorum yararlı olacaktır. Bireyin dünya hayatı boyunca karşılaÅŸtığı her ÅŸey plan dahilinde olup nedenini ise aÅŸağıdaki ayetlerde açıkça görebiliyoruz:


Kur’an 25-20 ...Biz sizi birbiriniz için imtihan aracı yaptık...
 

Kur’an 67-2  Hanginizin daha güzel iÅŸ yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Aziz’dir O, Gafur’dur.
 

      Sınavlarımızın bireyin ruhsal tekamülü için oluÅŸturulmuÅŸ bir araç olduÄŸunu anlayabiliyoruz. İşin gerçeÄŸini bilmeden sınavlarda baÅŸarılı olabilmek için sabır gösterilmesi ÅŸarttır. İncil ve özellikle Kur’an’ın inananlara sabır önermesinin sebebi her halde budur demek isterim. Gene bu çerçevede hatırlamamız ve farkına varmamız gereken bir gerçeklik ise o Rahman’ın bizi eÄŸittiÄŸidir. Biliyoruz ki Kur’an o Rahman ve Rahim olanın yaratılanlara karşı nasıl bir sabır ve sonsuz sevgi ile yaklaÅŸtığını bildiren ayetlerle doludur:


Kur’an 39-53 De ki: “Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aÅŸan / aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafur, mutlak Rahim’dir.
 

Kur’an 24-21 Ey iman edenler!  … Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içinizden tek kiÅŸi bile sonsuza dek temize çıkamazdı. …
 

   Kur’an sonsuza uzanan yolculuÄŸumuzda bize rehberdir. Dolayısıyla özellikle bu dünya hayatımızda Kur’an’ın ışığından yararlanmak doÄŸru olacaktır. O Yaratan, o sonsuz rahmetin sahibi, sevgisi ile bütün yaratılmışı kucaklıyorsa bizlerin de azıcık da olsa bundan ders alıp sevgiden nasiplenmeyi arzu edebilirsek kim bilir belki biz incinmemeye baÅŸlayabiliriz. İncinmeme ise doÄŸal tepkisi olan incitmemeyi beraberinde getirecektir. Bunun doÄŸal sonucu olarak incitenlerin sayısının giderek azaldığı bir toplumun varlığından söz edebiliriz. Böyle bir toplum ise nihayetinde daha huzurlu ve arzu edilen barışçıl bir toplum olacaktır. 

bottom of page