top of page

MUTLULUK

​

    Mutluluk nedir? Nazım Hikmet’in dediÄŸi gibi mutluluÄŸun resmini kim yapabilir? Hiç kimse. Resmi yapılamayan ÅŸey var mıdır? EVET vardır. Resim maddidir. Demek ki, mutluluk, resmi yapılamadığına göre maddi deÄŸildir, ama vardır.

​

      Mutluluk, bireyin öncelikle kendisi ile barış içinde olmasıdır. Mutluluk maddi olmadığına göre onu ölçemezsiniz. Onu beÅŸerin beÅŸ duyusuna hitap edecek ÅŸekilde nümerik olarak ifade edemezsiniz. Elimizde objektif bir ölçü metodu olmadığı için mutluluk derecelerini karşılaÅŸtıramazsınız. Yani mutluluk sübjektiftir. O yüzden aynı uyarıcılara raÄŸmen her bireyin mutluluÄŸunun farklı olabileceÄŸini söyleyebiliriz.

 

       Dünya okulunda hayat imkanı bulan bireyler çoÄŸunlukla maddi tatmin sonucu kiÅŸisel barışa ulaşır, yani mutlu olduÄŸunu düÅŸünür. Ancak ulaşılan mutluluk maddi tatmine dayandığı için her bireyin mutluluk sebepleri deÄŸiÅŸiktir ve bu maddi tatmin ile elde edilen mutluluk kalıcı deÄŸildir. Çünkü içinde yaÅŸadığımız madde evreninde ve dolayısıyla dünyamızda maddi ÅŸartlar devamlı deÄŸiÅŸmektedir. Demek ki kiÅŸinin madde evreninde, maddi tatmine dayalı, ulaÅŸabileceÄŸi mutluluk geçicidir. O zaman ÅŸu sorunun cevabını aramamız gereklidir; Kalıcı mutluluk varsa eÄŸer, nasıl elde edebiliriz?

 

       Oldum olası mutluluk hep bireysel çerçevede düÅŸünülüyor. Bireyler uzun süredir bir toplum içinde yaÅŸamaktadır. Kalabalık içinde, bireyin uzun süre mutlu olması mümkün müdür? Sanırım sadece maddi tatmine dayalı bir mutluluk kavramından bahsedildiÄŸi sürece sorunun cevabı olumsuzdur. O halde aynı soruya farklı bir yaklaşım yapalım. Mutlu olduÄŸunu düÅŸünen bir birey mutsuz olduÄŸunu belirten bir baÅŸka bireyle iletiÅŸim kursa ne olur?  Mutlu olan bireyin mutluluÄŸu sadece maddi tatmine dayanmıyorsa ve süreklilik gösteriyorsa o zaman o kiÅŸinin mutluluÄŸunun farklı sebepleri olmalıdır. Olabilir ki mutluluÄŸu sürekli olan kiÅŸi geçen zaman içinde, muhtemelen sabırlı olmayı öÄŸrenmiÅŸ ve  onu içselleÅŸtirmiÅŸtir. Bu ÅŸartlarda hemen deÄŸilse bile bir süre sonra, mutlu bireyin olaylara olumlu bakışı mutsuz bireyi de olumlu yönde etkilemeye baÅŸlayacak ve belki o birey de kiÅŸisel yaklaşımını deÄŸiÅŸtirecek ve çevresine öfke ile deÄŸil, sabırla ve bir süre sonra belki de sevgi ile bakmaya baÅŸlayacaktır. Bahsedilen mikro ölçekteki bu etki-tepki olayı eÄŸer bütün topluma yayılır ve toplumsal bir davranış özelliÄŸi kazanırsa, mutlu bir toplum meydana gelebilecektir. Ancak bir süre sonra böyle bir toplumda mutluluk anlamını yitirebilir. Oysaki yaratılış ikilem üzerine oturmuÅŸtur. Yani bir toplumda mutluluk ve mutsuzluk birlikte vardır ve görünüÅŸe göre olması da gereklidir. Belki de Yaratıcı Gücün Planı uyarınca toplum içinde yaÅŸayan bireyler için öngörülmüÅŸ aÅŸama, elde edilen bireysel maddi ve manevi kazançların diÄŸerleri ile paylaşılması gerektiÄŸini anlamış ve bu anlayışı hayatlarına yansıtabilmiÅŸ bireylerin sayısının artmasıdır. Çünkü paylaşım ile sadece alan deÄŸil veren de mutluluÄŸu tadacaktır. Paylaşım konusu gerek İncil’de ve gerekse Kur’an’da sık sık vurgulanır:

​

Kur’an 3-92  SevdiÄŸiniz ÅŸeylerden infak etmedikçe zafer ve mutluluÄŸa asla ulaÅŸamazsınız.    

​

Kur’an 3-134 …onlar darlıkta ve bollukta infak ederler.

​

Luka İncili 14-13 Bir ziyafet verdiÄŸinizde fakiri, kötürümü ve kör olanı davet edin.

 

    Bir toplumda ilk önceleri maddi tatmin ve daha sonra da manevi tatmin elde etmiÅŸ bireylerin sayısı ne kadar artarsa o toplumda barışın gerçekleÅŸmesi de o kadar kolay olacaktır. Yeter ki tatmin olmuÅŸ bireyler aynı toplumsal hayatı paylaÅŸtıkları diÄŸer bireylerin de maddi ve manevi tatmin saÄŸlayabilmelerinin yolunu açabilsinler. Toplum içinde yaÅŸayan ve paylaşım ile mutluluÄŸa ve barışa yelken açan ve barışın gerçekleÅŸmesine ve devamına hizmet veren bireylerle ilgili olarak Kur’an’ın müjdesini de hatırlamakta yarar umulur:

 

Kur’an 21-105 Andolsun, Zikir’den sonra Zebur’da ÅŸunu yazmıştık: Yeryüzüne benim barışsever kullarım varis olacaktır.

 

    Dünya hayatı, ozanın dediÄŸi gibi “iki kapılı bir han”.  BilebildiÄŸimiz kadarı ile dünya hayatı ve hissedebildiÄŸimiz kadarı ile ölüm ötesi var oluÅŸ, Evrensel Akıl tarafından, tamamı insan merkezli olarak planlanmıştır. Bu gerçek Kur’an’da, aÅŸağıdaki örnekte olduÄŸu gibi, pek çok ayette ifade edilmiÅŸtir:

 

Kur’an 38-71,72  Hani Rabbin meleklere ÅŸöyle demiÅŸti: “Ben çamurdan bir insan yaratacağım.

            “Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediÄŸimde, önünde secde ederek eÄŸilin.”

 

   Ancak dünyada var olan yaÅŸam sistemini oluÅŸturan, O’nun izniyle, beÅŸerdir ve bu sistemde rekabet vardır. Bireyler arasında rekabetin olması yararlıdır. Çünkü rekabet beÅŸeri çalışmaya, üretmeye, farklılıklar yaratmaya odaklandırıyor. Hatta Kur’an’ın bile yarışmayı önerdiÄŸi durumlar vardır:

 

Kur’an 3-133 Rabbinizden bir bağışlanmaya ve geniÅŸliÄŸi göklerle yer kadar olan cennete yarışır gibi koÅŸun. O, takva sahipleri için hazırlanmıştır.

​

Kur’an 56-10 Ve oluÅŸta önde gidenler, yarışta önde gidenler

​

    Ancak rekabetin zararı da olabilir. Rekabet BEN merkezli olduÄŸu için toplumdaki mutsuzların sayısı artabilir. Böyle bir geliÅŸme ise toplumsal huzursuzluÄŸu davet eder. Huzursuz bir toplumda ise barıştan söz etmek mümkün deÄŸildir. Aynı çerçevede düÅŸüncemizi geniÅŸletirsek BEN merkezli davranışların küresel boyutta huzursuzluk oluÅŸturacağını anlayabiliriz. Zaten tarih boyunca beÅŸerin BEN merkezli tatmin arayışının nelere mal olduÄŸunu biliyoruz ve günümüzde de görüyoruz. Kanımca dünyamızda var olan ve sürekli deÄŸiÅŸtiÄŸi kabul edilen yaÅŸam sisteminde de hedef, aynen yaratılışta olduÄŸu gibi, insan mutluluÄŸu olmalıdır. Bunu saÄŸlamanın yolu ise insan merkezli bir yaÅŸam tarzı oluÅŸturmaktan geçer. Böyle bir sistem bireyleri asla az çalışmaya teÅŸvik etmemelidir. Yani geçmiÅŸte bazı düÅŸünürlerin önerdiÄŸi bir ütopya söz konusu bile deÄŸildir. Bireyler gene çok çalışmaya özendirilmelidir; fakat bu yöntemde bireylerin ödülü madde ile tatmin olmamalıdır. Tersine muhtemelen manevi tatmin teÅŸvik unsuru olmalıdır. Böyle bir sistemin gerçekleÅŸtirilebilmesi için Toplumdaki DeÄŸerlerin deÄŸiÅŸmesi lüzumludur ve buna ulaÅŸabilmek için eÄŸitim sisteminin yeni baÅŸtan ele alınması gerektiÄŸini sanıyorum. Fakat önerilen bu konuya nasıl yaklaşılırsa en uygun sonuç alınabilir, bilemiyorum. KiÅŸisel yaklaşımımı ise ÅŸu ÅŸekilde özetleyebilirim:

 

MUTLU OLMAK İSTİYORSAN ÖNCELİKLE BAÅžKALARINI MUTLU ET

bottom of page