Evrensel Din
Universal Religion
SEV
​
BeÅŸer, dünyamızda bedenlendiÄŸi andan baÅŸlayarak çevresini anlamaya ve öÄŸrenmeye baÅŸlar. O an aslında ozanın dediÄŸi gibi beÅŸerin “yürümeye baÅŸladığı andır”. Bir yandan biyolojik ihtiyaçlarını giderirken diÄŸer taraftan çevresindekilerle iletiÅŸim kurmaya çalışır. Çevresindekilerle anlaÅŸmaya çalışırken fiziki olarak görünmeyen iletkenleri kullanabildiÄŸi gibi beÅŸerin özelikle kendi cinsinden olanlarla anlaÅŸabilmesinde kelimelerin önemli olduÄŸunu da biliyoruz. Yani yazı ve söz ile duygu ve düÅŸüncelerini ifade etmeye baÅŸlar. Bu konuda da beÅŸere yardım edildiÄŸi açıktır:
Kur’an 55-1,2,3,4 O rahman, ÖÄŸretti Kur’an’ı,
Yarattı insanı, Belletti ona duygu ve düÅŸüncelerini ifade etmeyi.
Biyolojik bedenimizin canlılığını devam ettirebilmek için en uzak hücrelere bile ihtiyaç duyacağı yaÅŸam maddeleri sürekli olarak damarlarımızda dolaÅŸan kan vasıtası ile taşınır. Taşımada bir engelle karşılaşılırsa yaÅŸam malzemesini alamayan hücreler ve sonuçta ilgili organ canlılığını kaybeder. Dünyamızı düÅŸünürsek herhangi bir coÄŸrafi bölgede yaÄŸmur, ki toplumumuzda diÄŸer adı rahmettir, olmazsa o bölgede biyolojik yaÅŸam son bulur. Fakat bölge var olmaya devam eder. Ne zaman ki yaÄŸmur düÅŸer bölgede yaÅŸam tekrar baÅŸlar. Acaba tahayyülümüzü dünya boyutunun çok ötesine taşısak ne görebiliriz? Öncelikle evrenimizin yaratılışındaki ana unsur nedir sorusu akla geliyor. Daha sonra soracağımız soru ise evrenin varlığını devam ettiren unsur nedir? Bu soruların mümkün olabilen en doÄŸru cevaplarına bir gün ulaÅŸmamıza izin verilebilir. Her ne kadar pozitif bilim yaratılışı büyük patlamaya baÄŸlıyor da olsa ve evreni oluÅŸturan devasa kütlelerin ve zerrelerin bir arada kalışını aralarındaki çekim gücüne baÄŸlasa da burada deÄŸiÅŸik bir ÅŸeyler söyleyebilir miyiz? Acaba yaratılışın ana unsurunun O’nun sevgisi olduÄŸunu ve evrendeki maddi büyüklükleri bir arada tutan kuvvetin de gene O’nun sevgisinden kaynaklandığını söylesek çok gerçek dışı mı konuÅŸmuÅŸ oluruz? Günümüz bilim realitesine göre belki. Unutmayalım ki herhangi bir ÅŸeyin varlık alemine çıkabilmesi için O’nun “OL” demesi yeterlidir. Bu talimatın O’nun tahayyülünden kaynaklandığını sanıyorum. Aynı ÅŸekilde var edilmiÅŸlerin varlıklarını devam ettirebilmesi gene O’nun tahayyülünün eseridir. Unutmamamız gereken bir gerçek ise O’nun tahayyülünün sadece SEVGİ taşıdığıdır. Varlık alemi O’nun sevgisinden yaratıldı ve O’nun sevgisi ile yaÅŸatılmaktadır diye özetlersek sanıyorum hata yapmış olmayız.
Sevgi konusu vahiy kitaplarında ele alınmıştır. İsa Mesih, Musa’nın kanunlarına gönderme yaparak En önemli iki emirin; Tanrı’nın bütün benliÄŸimizle sevilmesi ve komÅŸumuzu kendimiz kadar sevmemiz olduÄŸunu belirtir (Matta İncili 22-37,38) ve devam eder ve konuyu çok uçlara taşır:
Matta İncili 5-44 …DüÅŸmanlarınızı sevin ve sizi cezalandıranlar için hayırlar dileyin.
İsa Mesih’in beÅŸere düÅŸmanlarını sevmeyi öÄŸütlemesi, üzerinde düÅŸünülmeyi gerektirir. Bu çerçevede geçmiÅŸe ve özellikle günümüz gerçeklerine bakarsak kendilerini biz Hıristiyanlarız diye tanımlayan geliÅŸmiÅŸ Batı ülke devletlerinin bırakın düÅŸmanlarını affetmeyi düÅŸmanlarını hiç yoktan kendilerinin yarattıklarını ve durumun varlığından ve devamından, bölgesel huzursuzluÄŸa sebep olduklarını biliyoruz. Bu davranışlar belli bir karşılığı gerektirmez mi? Ayrıca devletlerin davranışlarından toplumlarının da sorumlu olduklarını unutmamalıyız. İsa Mesih’in yukarıda ifade edilen sözlerinin romantik sözler olmadığını anlayabilmeliyiz. BeÅŸerin bir baÅŸkasına yaptığı bir yanlış her ikisinin yaratılışlarındaki aynılığı, aynı kökten geldikleri gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmez. Her ne kadar cinsiyet, renk, etnik köken v.s. gibi yüzeysel farklılıklar olsa bile.
Varlık alemi, Yaratan ve yaratılanla bir bütündür. DiÄŸer taraftan bedenimiz kendisini meydana getiren her organla birlikte bir bütün oluÅŸtururken her organ kendini oluÅŸturan alt parçalarla bir bütün oluÅŸturur ve alt parçalarda kendilerini meydana getiren hücrelerden bir bütün yapar. Her organdaki deÄŸiÅŸik hücrelerde deÄŸiÅŸik birer bütündür. Burada anlatılmaya çalışılan ve küçükten büyüÄŸe giden bütünler silsilesinde her bütünün belirlenmiÅŸ bir görevi vardır. Bu bütünler zincirinin her hangi bir parçasının, cüz’ünün, rahatsızlığı bütünü de etkiler. Beden dediÄŸimiz bu bütünün görünürdeki sahibi beÅŸerin kendisidir. Aslında bedenimiz bizim özümüze bu dünya okulunda kullanabilmesi için giydirilmiÅŸ bir emanet giysiden baÅŸkası deÄŸildir. Beden bütünündeki herhangi bir cüzdeki rahatsızlık bedenin tamamını rahatsız ediyorsa, benzer ÅŸekilde varlık alemindeki cüzlerdeki bir rahatsızlık ait olduÄŸu bütünün düzenine olumsuz etki yapar. Örnek olarak dünyamızı düÅŸünürsek, yaratılmış alemde dünyamız da bir bütündür. Dünyamızın fiziki ÅŸartlarındaki bir deÄŸiÅŸiklik veya doÄŸal veya beÅŸer yüzünden meydana gelen olumsuzluklar maalesef bütün küremizi yani bize emanet edilen dünya okulunun tamamını olumsuz etkilemektedir. Bahsedilen olumsuzluklardan kaçınmanın yolunun beÅŸerin davranışlarının deÄŸiÅŸmesi ile mümkün olacağını düÅŸünüyorum. O yüzden yapılması gerekenleri geçmiÅŸ yıllarda olduÄŸu gibi devletten, devletlerden beklemeden insan kendisinin ana belirleyen olduÄŸunun farkına varıp gerekeni yapmalıdır. Sanıyorum bu çerçevede aÅŸağıda verilenler belki yardımcı olabilir.
Ey İnsan, ÅŸu üç boyutlu madde ortamına çok iyi uyum saÄŸlayacak biyolojik beden giydirilmiÅŸ İnsan, sen de biraz olsun seni Yokluktan Yaratan’ı, Bütünü yani kendini sevemez misin?
Ey İnsan bedenini oluÅŸturan her hücreye O’nun izniyle taşınan oksijen ve gıda maddesi ile bedeninin yaÅŸamını devam ettirebiliyorsun. Hal böyle iken ve her hücrende ve etrafındaki her zerrede O’nun Sevgisi varken sen de kendi üzerine düÅŸeni yapamaz mısın? Sevgiyi arayıp bulamaz mısın? Sevgiyi yaÅŸayamaz mısın? SEVGİ olamaz mısın?
Ey insan senin sevgi dediÄŸin ÅŸey çoÄŸunlukla dilindedir. Kelimelerle sevgini anlatmaya çalışırsın. Halbuki sevginin üretildiÄŸi ve hasadının yapıldığı yer sevgi bağıdır ve o baÄŸ ise senin gönlündür. Bedenin nasıl üretilmiÅŸ olursa olsun o gönlün mimarı ve sahibi O’dur. O yüzden o baÄŸdan derlediÄŸin sevgiyi hiçbir kelime ifade edemez, çünkü kelimeler beÅŸeridir. Gene o yüzden o baÄŸdan yapacağın sevgi hasadı sonsuzdur. Çünkü sevgi bağından yaptığın sevgi hasadı sonsuzlukların sahibi olan O’nun insana bir lütfudur.
Ey insan, sevilmediÄŸini sanan insan, sevgiyi bulamadığını sanan insan, etrafına her yaratılmışa gönül gözüyle bak ki nasıl yoÄŸun bir sevgi seli içinde olduÄŸunu gör ve o selden azıcık da olsa taşıyabileceÄŸin kadarını yüklen ve onu gönlünde çoÄŸalt ve sen de bir sevgi seli olarak etrafına sevgi saç.