top of page

SABIR


Adem’in çocukları sürekli olarak EGO’sunun etkisindedir, bencildir. O yüzden çevresine karşı sabır göstermez. Çok basit ÅŸeylerden bile etkilenir, rahatsızlık duyar, üzülür, öfkelenir ve öfkesini dışa vurmaya baÅŸlar yani negatif enerji üretir. Kur’an’dan anladığımıza göre beÅŸerin bu davranışı belli ki yaratılışı ile ilgilidir:


Kur’an 70-19 İşin gerçeÄŸi ÅŸu ki insan; aceleci, hırslı, sabırsız, tahammülsüz yaratılmıştır.

​

  Ancak Yaratıcı gücün beÅŸere karşı davranışı kucaklayandır ve bu yaklaşıma bir örnek olarak, Anadolu bilgesi Mevlana’nın  kısaca ifade ettiÄŸi gibi “bin kere tövbe” edene bile “kapının açık bırakılması” sözlerini hatırlamak yararlı olacaktır. Kur’an’da da ifade edilen (Kur’an 39-53) bu deyiÅŸe göre Yaratan, yarattığının kendisine karşı hatalarına bile sabır gösteriyor ve hatta af ediyor. Bizler ise madem ki O’nun ruhundan üflenerek yaratılan Adem’in nesliyiz, belli yeteneklere bizlerin de sahip olması gerekmez mi? Af edici olmak o kadar da zor mu? Hemen tepki göstereceÄŸimize çevremizdekilerin hoÅŸlanmadığımız söz ve davranışlarına SABIR gösterebilsek acaba çok ÅŸey mi kaybederiz? Yoksa çok ÅŸey kazanır mıyız? Dünya okulunda, beÅŸerin eÄŸitim planlamasında yukarıda belirtilen olumsuz özelliklerle yaratılan beÅŸerin bu olumsuz davranışlarından vazgeçmesinin arzu edildiÄŸini sanıyorum. Hatta sistem bunun için gerekli ÅŸartları da saÄŸlayabilir:


Kur’an 2-155 Yemin olsun ki sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvalardan eksiltme türünden bir ÅŸeyle mutlaka imtihan edeceÄŸiz Sabredenlere müjdele.
 

    Ayet üzerinde düÅŸünülmesinde büyük yarar görürüm. Hangimiz korktuÄŸumuzda veya mal ve hatta özellikle bir yakınımızı kaybettiÄŸimizde isyan eder konuma gelmedik. Belli ki bunlar da bizim imtihanımız için gerekli görülmüÅŸ. Ancak sanıyorum yapmamız gereken sonuca rıza gösterip hayata sarılmak olmalıdır. Kolay olmamakla birlikte hayatın gerçeklerini anlamaya baÅŸlarsak sınavları daha kolay baÅŸarabiliriz. Fakat bunun için din hiyerarÅŸisinin öÄŸretisi ile deÄŸil tersine ana kaynaktan beslenmeliyiz. Sınavların çok kısa süreli olacağını da beklememek gerekir. Yol çetindir. YolculuÄŸa devam edebilmek için gerçekten gayret göstermek gerektiÄŸini bilelim. Tanrı elçilerinin aldıkları mesajı tebliÄŸ ederken karşılaÅŸtıkları güçlüklere nasıl sabır gösterdiklerini hatırlayıp, beÅŸer olarak bizlerin de  türlü zorluklara uzun süreli dayanabilmemiz gerektiÄŸini belirten aÅŸağıdaki ayeti dikkatli okumamız gerektiÄŸini sanıyorum: 


Kur’an 47-31  Andolsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceÄŸiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız. 


   Deniyor ki; “Karbon çelik için ne ise, SABIR da insan için odur.” Çelik bir alaşım olup aslı demirdir ve karbon ilavesi ile demir, çelik olur. Demir yumuÅŸak bir malzemedir. Kullanımı sınırlıdır. Fakat demir içine az miktarda karbon eklendiÄŸinde o malzeme artık çelik adını alır. Demir-karbon alaşımı olan çelik, çeÅŸitli mekanik ve ısıl iÅŸlemlerden geçirildiÄŸinde ise çok farklı özelliklere sahip çelikler elde edilir ve o yüzden çeliklerin yapı malzemesi olarak kullanım yerleri çok çeÅŸitlidir. Çünkü çok farklı iÅŸlemlerden geçirilen çelikler deÄŸiÅŸen özelliklere sahip olacaktır. Demire katılan karbon miktarı öncelikle çelikleri sertleÅŸtirir ve çeliÄŸin sertlik deÄŸeri karbon miktarı ile artar. Hem kesici hem de aşınmaya karşı dayanıklı bir malzeme elde edilmiÅŸ olur. Çelik çok önemli bir yapı malzemesidir. Kullanım yerinin isteklerine göre çeliklerin sertliÄŸini ve darbelere dayanıklılığını geliÅŸtirmek mümkündür. Ancak bunun için çeliklere ek ısıl iÅŸlem uygulanmalıdır. Isıl iÅŸlem ise çelik malzemenin ateÅŸte ve ateÅŸin rengini alıncaya kadar ısıtılması ve takip eden farklı soÄŸutma iÅŸlemleridir. Bu iÅŸlemler sonunda çeliÄŸin içyapısı deÄŸiÅŸir ve o yüzden çeliÄŸe farklı özellikler kazandırılır. Bahsedilen iÅŸlemler sonunda farklı özellikler kazandırılan çok çeÅŸitli çelik malzeme özünde insanların yararına sunulur. Benzer ÅŸekilde SABIR da insanın, aynen çelik gibi yerine göre kesici yani sonuç alıcı ve yerine göre her türlü dış etkiye karşı dayanıklı olmasını saÄŸlar. Dünya okulunda eÄŸitim gören beÅŸer yani hepimiz sürekli birbirimizle denenmekteyiz. Bunun böyle olmasının dünya okulundaki eÄŸitimin çok önemli bir parçası olduÄŸunu sanıyorum:


Kur’an 25-20 ...Biz sizi birbiriniz için imtihan aracı yaptık...
 

   Geçekten de kendimizi ve çevremizi incelersek devamlı diÄŸer bireylerle denendiÄŸimizi göreceÄŸiz. Çünkü her bireye yaratılışından nefs verilmiÅŸtir. Bireyler birbirleri ile sürekli güç yarışması içindedir. Bu özellik bireyde çocukluÄŸundan baÅŸlayarak vardır. Her birey dünyanın kendi etrafında döndüÄŸünü düÅŸünür. Bireyin bu özelliÄŸi yaÅŸama içgüdüsünden kaynaklanıyor olabilir. Bu davranışın yaÅŸama tutunabilmek için gerekli olduÄŸunu tartışmaya dahi gerek yoktur. Ancak bu davranışımız hayatımızın sonuna kadar artan bir hırsla devam etmeli midir? Yoksa ölçülü davranmak tercih mi edilmelidir? DoÄŸal hayatı incelediÄŸimizde hayvanların ve bitkilerin bir arada yaÅŸadıklarını ancak var olan ÅŸartlara uyum saÄŸlayamayan cinslerin yok olduÄŸunu anlıyoruz. Özellikle et obur hayvanlara baktığımızda onların o anlık doÄŸal ihtiyaçlarını karşıladıklarında mutlu oldukları ve çoÄŸunlukla benzer gereksinimlerini karşılayacak ek bir çaba içinde olmadıkları gözlenebilir. Et obur olmayanlardan karıncalar ve arılar ise gelecek yokluk günlerini düÅŸünerek biriktirirler. Onların biriktirmesi sadece mevsimseldir. Fakat beÅŸerin yaÅŸamını incelersek onun biriktirmesi çok eskilerde belki mevsimsel idi. Ancak zamanla biriktirme iÅŸinin mevsimsel olmanın çok ötesine çıktığını fark edebiliriz. Daha da ileri giderek zaman içinde beÅŸerin biriktirme alışkanlığının dünyamızdaki doÄŸal kaynakları zamanla tüketmeye kadar vardığını görürüz. BeÅŸer maalesef doymak bilmez, biriktirir. Çünkü var olan sistemde biriktirmenin kiÅŸiye güç kazandırdığını sanır. Anlayamadığı gerçek ise beÅŸerin gerçek sandığı bedeninin, en varsıl için de en yoksul için de sonunda varacağı yerin birbirinden farksız olduÄŸudur.    


   Birey dünyadaki yaÅŸamın doÄŸal yolunun nasıl olması gerektiÄŸi konusunda çok küçük bir azınlık dışında doÄŸru karar veremez. Bu bir gerçekliktir ve asırlardır bu ÅŸekilde gelmiÅŸtir ve aynen devam etmektedir. Çünkü beÅŸer kendi nefsini daima ön plana alır. Vahiy kitapları ise beÅŸeri doÄŸruya yönlendirmek için gönderilmiÅŸtir ve dünyamızda barışın saÄŸlanabilmesinde bireyin sahip olması gereken en önemli davranışlardan biri olan SABIR, beÅŸere sürekli önerilmektedir:


Matta İncili 5-39,44 Size kötü davrananlardan intikam almayın. SaÄŸ yüzünüze tokat atana sol yüzünüze de vurmasına izin verin.


        …DüÅŸmanlarınızı sevin ve sizi cezalandıranlar için hayırlar dileyin.
 

Kur’an 41-34,35 ...KötülüÄŸü en güzel tavırla sav. O zaman görürsün ki, seninle arasında düÅŸmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiÅŸtir.
           Böyle bir tavra,
sabredenlerden baÅŸkası ulaÅŸtırılmaz... 
 

Kur’an 16-125,126 Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öÄŸütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et...


                EÄŸer ceza ile karşılık verecekseniz, ancak size yapılan kötülüÄŸün türü ve miktarı ile ceza verin. EÄŸer sabrederseniz, elbette ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır.

 

    Dünyadaki yaÅŸam ÅŸartları bireylerin çoÄŸunda zamanla benlikte zayıflamaya sebep olabilir. Bu geliÅŸim vahiy kitaplarının arzu ettiÄŸi doÄŸru yöndedir. Benlikteki bu gerilemenin sebebi yaÅŸ ilerledikçe kiÅŸinin fiziki gücündeki zayıflama yüzünden olabildiÄŸi gibi bazı durumlarda kiÅŸi gerçekleri görmeye baÅŸlamış da olabilir.  EÄŸer kiÅŸinin fizik gücündeki zayıflama benlikteki gerilemenin sebebi ise o takdirde o kiÅŸinin bu yaÅŸamında dünya okulundaki eÄŸitimden hiçbir ÅŸey anlamadığını söyleyebiliriz. O kiÅŸinin eÄŸitiminin belki de daha zor ÅŸartlarda devam etme ihtimalinin olduÄŸunu tahmin edebiliriz. Çünkü kiÅŸi kendisine saÄŸlanan eÄŸitim ÅŸansını doÄŸru kullanamamıştır. Her halde beÅŸerin dünya okulundaki eÄŸitimini organize eden güç tarafından arzu edilen, kiÅŸinin, gerçekleri görmeye baÅŸlayarak benliÄŸinin zayıflamasıdır. Bu yönde bir geliÅŸimin çok özel ÅŸartlar dışında kendiliÄŸinden baÅŸlayacağını sanmıyorum. Belki de bireyin yukarıda benzerleri verilen ayetleri anlayıp onlardan aldığı dersi günlük hayatına uygulamaya baÅŸlaması doÄŸru yönde atılan ilk adımlardır. Her ne kadar kiÅŸinin bu ÅŸekilde davranmasında bireyin bir nevi kazanç saÄŸlamaya çalışması söz konusu olsa bile. Bu bahsedilen davranış ÅŸekli bilgiye dayanmaktadır. Bireyin vahiy kitaplarında kendisine önerilen ÅŸekil ve zamana baÄŸlı ritüelleri yerine getirmesinde de aynı yaklaşım aslında görülebilir. Fakat bu bile doÄŸru yönde atılmış önemli bir adımdır. Ancak esas hedef bireyin saÄŸladığı bilgiyi içselleÅŸtirmesi ve belki de daha da sonra bilginin kendisi olabilmesidir. İşte SABIR konusunun da birey için benzer aÅŸamalardan geçmesi gerektiÄŸini söyleyebiliriz. Hemen her konuda olduÄŸu gibi beÅŸerin sabır sahibi olabilmesi de ancak O’nun yardımıyladır:
 

Kur’an 16-127 Sabret! Senin sabrın Allah’ın yardımıyladır . …
 

   SABIR konusunu içselleÅŸtirmiÅŸ bireylerden oluÅŸan bir toplum dünyada yaÅŸarken bile bir cennet toplumu olmayacak mıdır? Ne mutlu o bireylere ve ne mutlu o bireylerden oluÅŸan toplumlara. 

bottom of page